Son aldığımız Shengen vizesinin tarihi bitmeden bir ülkeye daha gitmek için internette uygun uçak bileti arayışı içindeyken eşimin ''Buldum Slovenya'ya gidelim'' nidası ile gözlerim Sauron'un gözü misali Slovenya'ya dönüverdi. THY'nin günde 2-3 sefer Ljubljana uçuşu olduğunu fark edip bir de fiyatların uygun olduğunu görünce dedim tamamdır. Hedefimiz Slovenya.
Yaptığımız araştırmalar sonucunda rotamızı hazırladık. İlk gün Ljubljana, sonrasından kiraladığımız araç ile bir saat uzaklık da ki Bled Gölü ve son olarak Ljubljana'ya bir saat uzaklığındaki kıyı şehri Piran.
Uçak saatlerini uygun saatlerde olması işimizi de kolaylaştırdı. Sabah 08:15 uçuşu tam zamanında kalktı ve iki saatlik uçuş sonucunda yerel saatle 08:25 de yani hiç zaman kaybetmeden Slovenya'ya ayak bastık.
Havaalanı merkeze yaklaşık 20 km uzaklık da. Daha önceden tüm araç kiralama firmalarına bakarak uygun ve güvenilir olarak düşündüğüm Sixt firmasında rezervasyonu yapmıştım.(Bunun ne kadar kötü bir tercih olduğunu maalesef ki seyahatin sonunda anlayacaktım) Aracı teslim alıp şehir merkezine yola çıktıktan 15 dakika sonra şehir merkezine ulaştık ve ilk hedefimiz olan National Museum (National Museum of Slovenia) ulaştık. Şansımıza tam karşısında AVM ve yer altı otoparkının bulunması otopark sorununa hızlı bir çözüm bulmamızı sağladı.
Museum of Modern Art - Ljubljana |
Museum of Modern Art - Ljubljana |
Buradan sonraki hedefimiz 500 metre ilerimizde bulunan Üçlü köprü, Dragon köprüsü, Butchers köprüsü. İçinden su geçen şehirler güzel oluyor genellemesine burayı da ekliyorum. Şehri bir birine bağlayan bir çok köprü bulunuyor. Bunların en ünlüleri Üçlü, Dragon ve Butcher köprüleri.
Bunlardan Dragon köprüsünün üzerinde yapılmış çok güzel Ejderha heykelleri ve işlemelerini görebilirsiniz. Eksi bir mite göre bu bölgede yaşan bir Ejderha öldürüldükten sonra insanlar buraya yerleşmiş ve ülkenin temelleri atılmış. Bu sebepten bir çok farklı nokta da Ejderha figürlerini görebilirsiniz. Yerel biraları Union'ın da logosunda Ejderha bulunuyor. Ara bir bilgi olarak bu birayı çok beğendiğimi belirteyim. Bira sever biriyseniz denemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Dragon Köprüsü - Ljubljana |
Butcher köprüsünde ise bol bol kilit bulacaksınız. Bunun yanında köprünün yan taşlarında ve ortasında bulunan bronzdan yapılmış heykel ve ejderha kafaları ayrı bir zenginlik katıyor. Görülmeden geçmemeniz gereken yerler listesine eklemelisiniz.
Butcher Köprüsü - Ljubljana |
Üçlü köprünün de bulunduğu Preseren meydanın biraz ilersin de Ljubljana Katedraline maalesef ki kapalı olduğu içine girme şerefine nail olamadık. Ama kapısındaki işlemeler çok etkileyici ve farklıydı. İçinin de güzel olduğunu fotoğraflardan görmüştüm. Ama bunu dışından Slovenya kiliseleri için genel olarak söyleyebileceğim çok gösterişli olmayan, iç ve dış dekorasyona ve tasarıma sahipler.
Merkezdeki gezimize biraz ara verip şehrin nerdeyse her noktasından görünen ve şehri kuşbakışı şekilde görmenizi sağlayan Ljubljana Kalesi'ne yola koyulduk. Eğer bizim gibi araç kiraladıysanız araç ile kapısına kadar çıkabilirsiniz. Ama bunun yanında kaleye finiküler yolu ile de ulaşabilirsiniz. Kalenin girişi bedeli 6 Euro isterseniz 5 Euro daha verip sesli anlatım için kulaklık alabilirsiniz ama bence gereklilik yok. Çünkü içerde çok bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim. Kalenin tepesinden ve surlarından şehrin dört bir yanını kuş bakışı olarak rahatlıkla görebilirsiniz.
Ljubljana Şehrinin Kaleden Görüntüsü |
Ljubljana Kalesi |
Sonrasından hedefimizdeki son yer olan Metalkova da bulunan Ulusal Slovenya Müzesi (Narodni muzej Slovenije). Bu noktada bir şeyi açıklığa kavuşturmak gerek. Çünkü google görsellerinde bile karışıklıklar olduğu için açıklamak istiyorum. Ljubljana'da bulunan müzelerin isimler birbirine benziyor ve bu sebepten internette bile karışıklıklar yaşanmış. Bu sebepten bunları açıklığa kavuşturmak adına aşağıda dış görsellerini ve tam isimlerini ve içerikleri ile bulabilirsiniz.
Ulusal Slovenya Müzesi -Narodni muzej Slovenije |
Çağadaş Sanat Müzesi - Museum of Contemporary Art Metelkova |
Bu müzede Slovenya’nın geçmişten bugüne gündelik hayatta kullandığı tekstil, mobilya, kap kaçak ve saatleri görebilirsiniz. İki katlı olan bu müze için büyük beklentilere girmemenizi tavsiye ederim. Girişi 6 Euro olan bu müze bana sorarsanız bu kadar etmez. Giderseniz kafanızda bir şeyler uyanmasının yanında gidilmese de olur diyebileceğim türde müzelerden. Bu müzenin tam yanında bir tane daha modern sanat müzesi bulabilirsiniz. Benzerlerine çok girdiğimiz için biz pas geçtik ama karar tabi ki sizin.
Buraya gelmişken tam yanında bulunan, Slovenya’nın farklı konsepde ki gece hayatı bölgesini burada bulabilirsiniz. Geçmişte ülkenin anarşi merkezi olarak kullanılan bu alan şimdilerde alternatif mimari ve grafitlileri ile gece hayatının kalbi niteliğine bürünmüş. Biraz korkutucu görünmesinin yanında çok farklı ve değişik olduğunu söylemeliyim. Buraya biz göz atmadan Ljubiana' dan ayrılmayın benden size tavsiye.
Metalkova |
Metalkova |
Sabahın köründen kalkmanın ve aralıksız olarak şehri gezmenin sonucu, sonunda pilimizin bittiğini tahmin edebilirsiniz. Havanın kararmaya başlaması ve az insan olan sokakların iyice boşalmaya başlaması ile bizde otelimize doğru yola koyulduk. Araç olduğu için şehrin biraz dışından bir konaklama yeri tercih ettik ve iyi ki etmişiz. Kaldığımız yeri şiddetle öneririm. Şehre 20 dakika yürüme, araç ile 3 dakika mesafede. Büyük odaları ve Avrupa’ da bulunması çok zor olan açık büfe Türk kahvaltısına sahip bir otel. Otel ararken bir göz atmanızı öneririm. (Vila Teslova)
Ertesi gün güzel kahvaltımız sonrası Bled gölüne doğru yola çıktık. Yaklaşık 50 dakikalık yolculuğun sonunda Bled Kalesine ulaştık. Kalenin içinde çok fazla gezilecek nokta bulunmuyor. Bled'in tarihsel oluşumu ve çevresinde yaşayan insanların tarihsel eğrisini görebileceğiniz ufak bir müze bulunuyor. Çok uzun zamanınızı almayacağını söyleyebilirim. Ama asıl gitmenize sebebiyet sağlayacak şey gölün mükemmel manzarası ve güzel fotoğraf açılarını burada yakalayıp, tüm alanı tepeden izleme imkanı. Giriş ücreti burada da 6 Euro. Burada güzel fotoğraflar çektikten ve gölün tepeden tadını çıkardıktan sonra aşağıya gölün kenarına iniyoruz.
Bled Kalesi |
Bled Gölü |
Bled Gölü |
Bled Kalesi |
Gölün kenarından yürüyerek, gölün ortasında bulunan kilise ve saat kulesine gitmemizi sağlayacak motor iskelesine yürüyoruz. Gölün dört bir yanında adaya motor seferleri yapılıyor. Bizim gittiğimiz iskelede her saat başı olduğu için 20 dakika kadar bekledik ve sonrasından 10 dakika süren motor yolcuğu ile adaya ulaştık.
Ada ufak olmasına karşın içindeki kilise ve çan kulesinin yanında çok sempatik bir kafe de bulunuyor. Kiliseye girmek isterseniz giriş 6 Euro ve bu bilet ile saat kulesinin de tepesine çıkabiliyorsunuz. Kilise ufak bir kilise olmasına karşın tek farklı tarafı kilisenin çanını içerde bulunan halatı çekerek çalabiliyor olmanız. Rivayete göre bu çanı çalarsanız size o yıl şans getiriyor. Bakalım bize de şans getirecek mi :) Sonrasında dik merdivenleri tırmanarak saat kulesinin tepesine çıktık ama çıkmaya hiç değeri olmadığını ve gereksiz olduğunu çıkınca anladık. Tepesinde ufak camların dışında hiçbir şey bulunmayan bir yer. Saatin mekanizmasını görmek sizi mutlu edecek ise tabi ki onu bilemem. Bir saatlik zaman dilimi sonrası motorumuz ile geri dönüyoruz. Bu arada motor ücreti de 11 Euro bunu da atlamadan belirtiyim.
Motordan indikten sonra Slovenya’nın yerel tatlılarından Bled'in Kremealı Pastasını yemek için hemen iskelenin yanında bulunan Park Cafe ye doğru yürüdük. Eski tasarımı ile albenisi olmamasına karşın çok övülen bir mekan. Bizde bu yerel tatlıyı denemek için içeri girdik ve siparişimizi verdik. Sonrasında gelen tatlı lezzet olarak beni benden almasa da sonuçta ağız tadı. Yöresel bir tat olduğu için denenmeli diye düşünüyorum.
Bled Kremalı Pasta |
Burada ve Ljubiana’ da gördüğüm temel eksikliklerden birinin yeterli hediyelik eşya satan yer olmaması ve olanlarından çok fazla çeşide sahip olmaması olduğunu söylemeliyim.
Tatlımızı yedikten sonra Piran için 2 saat sürecek yolculuğumuza başlıyoruz. Adriyatik’in kıyısında olan bu şehre akşam saatlerinde varıyoruz. Şehrin içine araç ile girmek çok pahalı. Bu sebepten 1 km dışarda olan 7 katlı garaja aracımızı bırakıyor ve ücretsiz otobüs ile şehre gitmek için yola koyuluyoruz. Otobüs sıklıkla var ama isterseniz deniz kıyısından yürüyerek de gidebilirsiniz. Otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra açlığımızı dindirmek için Piran’ın ünlü deniz mahsullerini tatmak için Pirat restoran kendimizi atıyoruz. Dışardan çok vasat ve eski görünse bile, servis ve yemekler çok başarılı. Deniz ürünleri seviyorsanız buraya uğramanızı öneririm. Yemek sonrası yenen güzel yemekleri hazmetmek için biraz sahilde yürüyor, günü batırıyor ve yarın güç toplamak için otelimize dönüyoruz.
Tartini Meydanı |
Kaldığımız yerde kahvaltı olmadığı için şehir merkezine kahvaltı için bakınmaya başladık. Saat erken olduğu için mekanların bir çoğu kapalıydı. Sahil kenarından Piran Otel içinde kahvaltı olduğunu gördük ve kendimizi içeri attık. Güzel bir kahvaltıdan sonra ilk olarak şehrin tarihi meydanı Tartini Meydanı gittik. Geniş ve beyaz renkli taş ve mermerlerden oluşan bu meydan şehrin merkezi konumunda. Buradan yaklaşık beş dakikalık tırmanıştan sonra şehrin tepesinde bulunan St. George's Parish kilisesine çıktık. Slovenya'daki kiliseler ayin olmadığı zamanlarda kapalı duruyor. Bir kapısı açık bırakılan kilisenin kapısından içeriye bakabiliyorsunuz fakat girmek mümkün olmuyor. Piran'da ciddi anlamda her yanda İtalya etkisi olduğu birçok nokta da İtalyanca yazılar görebiliyorsunuz. Kilisenin içinde de bu yazılara rastlıyorsunuz. Bu noktadan hem şehrin kuş bakışı görüntüsüne hem de karşısı görünmeyen Adriyatik denizin maviliklerini görmeniz mümkün olacaktır.
Piran'ın Kuşbakışı Görüntüsü |
Oradan biraz daha yukarı yürüyerek şehrin eski surlarına ulaşabilirsiniz. Burada sadece ufak tefek duvar parçalarını görebilirsiniz. Çıktıktan sonra çıktığınıza pişmanda olabilirsiniz şimdiden söylemek isterim. Bunun dışında gezilecek çok fazla bir şey de bulunmuyor. Ufak, sevimli ve şirin bir liman şehri olarak düşünebilirsiniz. Dar ve uzun sokaklarda yavaş yavaş gezip, kafelerinden denize karşı kahvenizi yudumlayıp, gün battıktan sonra ışıklar etrafında deniz ürünlerinizi yiyip, geceyi şarabınızı yakamoza karşı yudumlarken seyredebileceğiniz bir şehir Piran.
Piran Sahilden Görüntüsü |
Artık zaman dönüş zamanıydı. Bir saatlik dönüş yoluna Ljubljana'ya doğru yola çıktık. Bir gün önce güneşli yem yeşil geldiğimiz yollar bir gece sonrasında bembeyaz karla kaplanmış ve eksi derecelere düşmüş olarak bizi karşıladı. Sorunsuz şekilde yolculuğumuzu tamamlayıp havaalanına akşam üstü ulaştık. Aracı teslim etmek için Sixt ofisine gittik fakat işte o anda tatilin en tatsız anları başladı. Aracın arkasında gözle bile görülmesi güç olan, bir çok ülkede kendi ülkem bile dahil hiç kimsenin umursamadığı bir çizik için bana 280 Euro hasar faturası çıkardılar. Ne kadar konuşsam anlatsam da beni dinleme tenezzülünde bulunmadılar bile. Tatil sürecince her hangi bir olay olmaması dışında araç her zamanda otoparklarda kaldı. Tahmin ediyorum ki benden önce vardı. Ama dediğim gibi gözle bile görünmeyen bir çizik için bu fatura kabul edilebilir olamaz. SIXT uluslararası bir firma olduğu için tercih etmiştim. Fakat yaşadığım sorunu genel merkez ile paylaştığımda Slovenya' da olan bir sorunun orayı bağlayacağı bana söylendi. Yani lokal bir firmadan farkı yok aslından bu firmanın. Birde özel hasar sigortası yaptırmıştım ama sağ olsunlar 800 Euro ve üzeri hasarları karşılıyormuş. Her yerde ufak hasarları kapsayan sigortalar burada büyükleri kapsıyormuş. Sonuç olarak internet, twitter, mail yolu ile hakkımı arama ve derdimi anlatma çabalarım boşa çıktı. Bu sebepten size tavsiyem SIXT den uzak durum. Çünkü benden başkada bu sorunu yaşayan olduğunu daha sonra fark ettim. Bundan sonra Dünya'nın ve Türkiye'nin neresi olursa olsun SIXT benden uzak olsun felsefesi güdüyorum.
Kısaca özetlemek gerekirse; Slovenya'ya gitmenizi öneririm. Güzel ve eğlenceli bir haftasonu için ideal bir ülke. Ljubljana ve Bled görmelisiniz. Piran olmasa da olur. Bu iki şehre için araç kiralamaya bilirsiniz. Tren ile ulaşım sağlanabilir. Şehir büyük olmadı için yürüyerek gezilebilecek bir şehir. Bled' de tren bileti ile ulaşabilirsiniz. Ama araç kiralarsanız da SIXT' den uzak durun. Genel olarak ülke Euro bölgesi diğer ülkelere göre uygun fiyatlara sahip.
Gezilecek Yerle
- Ljubljana Kalesi
- Preseren Meydanı
- Dragon Köprüsü
- Butchers Köprüsü
- Üçlü Köprü
- Ljubljana Katedrali
- National Museum of Slovenia
- National Gallery of Slovenia
- Museum of Modern Art
- Metalkova Bölgesi
- Bled Gölü
- Bled Kalesi
- Bled Adası
Yemek Yenecek Yerler
- Vodnikov Hram (Ljubljana)- Yerel bir çok farklı yemeği bulabileceğiniz güzel ve merkezde olan bir restoran. Geyik eti ve tavşanlı makarna tadına bakabilirsiniz. Mantarlı çorbası da denemeye değer. Yerel tatlılarından G...... farklı bir tadı var deneyebilirsiniz.
- Cacao (Ljubljana) - Nehrin kenarında güzel tatlıları olan güzel bir kafe. Çilekli pastası çok övülmüş olsa da ben çikolatalı pastasını daha fazla beğendim. Gezi arasından dinlenmek ve bir kahve içmek için güzel mekan.
- Premier Pub (Ljubljana) - Farklı bir opsiyonları bulabileceğiniz güzel bir Pub. Güzel müzikler eşliğinden zaman geçirmek ve dinlenmek için güzel bir mekân.
- Pirat (Piran) - Deniz ürünleri yemek istiyorsanız burayı ziyaret etmelisiniz. Menü ve yemek çeşitliliği başarılı. Özellikle karışık deniz ürünleri tabağını öneririm.
- Park Restaurant (Bled) - Gölün kenarından Slovenya'nın özel tatlarından Kremalı pastasını tadabilirsiniz. Bana kalırsa çikolatalısını deneyebilirsiniz. Ama geleneksel olan diğeri.
Neler Yenir - İçilir
- Bled Kremalı Pastası
- Gibanica
- Union Bira
- Deniz ürünleri (Piran)
Ljubljana |
Bled Gölü |
Piran Şehir Surları |